Nüfusunun yüzde 95’i deprem tehdidi altında yaşayan Türkiye’de bir asrı aşkın süre içinde, büyüklüğü 6 ve üzerinde gerçekleşen 56 depremde 81 binden fazla vatandaşımız hayatını kaybetti.
Bu acı tabloya karşın bugün hala Türkiye’deki 18 milyonu aşan yapı stoğunun yüzde 67’si ruhsatsız ve kaçak, yüzde 60’ı ise 20 yaşın üzerindeki konutlardan oluşuyor.
Olası bir depremde yaşanabilecek kayıpların önlenmesi için öncelikli olan 6,5 milyon konutun acilen yenilenmesi gerekiyor. İşte bu noktada tüm umutlar adeta bir milli davaya dönüşen kentsel dönüşümde…
Türkiye’de 1903 yılından bu yana geçen 114 yılda büyüklüğü 6 ve üzerinde olan 56 deprem meydana geldi ve bu depremlerde 81 bin 637 kişi yaşamını yitirdi.
Geçen zaman içinde yaşanan acılar unutulmadı ancak gerekli önlemler de maalesef tam anlamıyla alınamadı. Deprem bilincinin artırılmasının hedeflendiği 1-7 Mart Deprem Haftası’nda bu afetten korunmak için tek yolun önlem almaktan geçtiğini belirten Çukurova Gayrimenkul Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Son; güvenli yapıların anahtarının kentsel dönüşümün kapısında olduğuna dikkat çekti.
Türkiye’nin yüzölçümünün yüzde 92'sinin deprem kuşağında bulunduğunun ve nüfusun yüzde 95'inin deprem tehdidi altında yaşadığının altını çizen Tamer Son, yakın tarihimizdeki 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi ve 2011 Van depreminin acılarını henüz tam olarak saramamışken adım adım yaklaşan Marmara depreminin endişelerini yoğun olarak yaşadığımızı hatırlattı.
Türkiye’deki 18 milyonu aşan yapı stoğunun yüzde 67’sinin ruhsatsız ve kaçak, yüzde 60’ının ise 20 yaşın üzerindeki konutlardan oluştuğunu ifade eden Son, konutların yüzde 45’inin oturulamaz durumda olduğunu ve 6,5 milyon konutun acilen yenilenmesi gerektiğini vurguladı.
Bu ürküten tabloya bir çözüm olarak 2012 yılında başlatılan kentsel dönüşümde yenilenmesi hedeflenen 6,5 milyon binaya karşın, bugüne kadar kentsel dönüşüm sürecine girebilmiş bina sayısının 120 binde kaldığına işaret eden Son, ülke genelindeki eski binaların acil olarak yenilenmesi gerektiğinin altını çizdi.
Binalar deprem anında güvenli liman olmalı!
Binaların deprem anında kaçılacak değil, aksine içine güvenle sığınılacak güvenli liman olması gerektiğini belirten Son, sözlerine şöyle devam etti; “Kentsel dönüşüm deprem gerçeği ile yaşayan Türkiye için adeta milli bir dava olmalı. Dönüşümle birlikte Deprem Yönetmeliği’ne uygun olarak kaliteli malzemeler ve en son inşaat teknolojileri ile inşa edilmiş binaların sayısı hızla artacak. Bu noktada tüketicilerin de hem konut seçerken gerekli sorgulamaları yapmaları hem de binalarını yeniletme sürecinde mühendislik ve mimarlık hizmetlerine gereken hassasiyeti gösteren güvenilir firmaları tercih etmeleri çok önemli. Zemin etüdünden projelendirmeye, malzeme kalitesinden yapım faaliyetine kadar bina üretim sürecinin her aşamasında alınacak mühendislik hizmetinin yapıların güvenli ve sürdürülebilir olmasının en önemli teminatı olduğunu unutmamak gerekiyor.”
Kentsel dönüşüm fırsat yarışına dönüşmemeli
6306 Sayılı Kentsel Dönüşüm Yasası’nın uygulama yönetmeliğinde yapılan radikal değişikliklerle bina yenileme sürecinin artık çok daha hızlı ilerleyeceğine dikkat çeken Son, “Ülkemiz için yolu, altyapısı, yeşil alanı ve sosyal imkanları ile planlı, sağlıklı ve sürdürülebilir şehirler ancak kentsel dönüşümle sağlanabilir. Şehir planlamasını bütüncül ve sistematik bir anlayışla yapmak, gelecek nesillere kaliteli yaşam imkanı tanımak ve olası felaketlerde kayıpları en aza indirgemek için kentsel dönüşüm fırsatını iyi değerlendirmek gerekiyor. 2012 yılında başlatılan bu süreç aslında 1999 depremi sonrası kaybedilen onca zamanı bir nebze de olsa telafi edecek gibi görünüyor. Ancak yine de her şey insanımızda bitiyor. Kentsel dönüşümü fırsat yarışına çevirmeye çalışmak yerine çözümcül bir yaklaşımla ilerlenirse tüm hedefler gerçeğe dönüşebilir ve insanlarımız hak ettikleri nitelikli konutlarda güven ve huzur içinde yaşayabilirler” diyerek sözlerini tamamladı.
Çukurova Gayrimenkul???
İnşaat sektöründe 1993 yılından beri faaliyet gösteren SON Grup bünyesindeki Çukurova Gayrimenkul, bugüne kadar Adana, Mersin ve İstanbul’da pek çok prestijli konut projesine imza attı. Mersin’de hayata geçirilen bir yazlık projesi olan Liparis 2 ve Liparis 4 ile sektöre giriş yapan Çukurova Gayrimenkul, Adana'da proje ortaklarıyla birlikte TMT Park Life, TMT Gölvadi, Yüzevler, Platinkent, Eserkent, Çukurova Residence, Çukurova Kent, Çukurova Park, Çukurova Villaları gibi nitelikli konut projeleri gerçekleştirdi. Kartal’da inşa ettiği adalar ve deniz manzaralı Adanuspark ile rotasını İstanbul’a çeviren ve ardından yine bölgenin sembol projelerinden biri olan Çukurova Tower’ı hayata geçiren Çukurova Gayrimenkul, 2015 yılının Mayıs ayında yine Kartal’da “Balkon Hayatın Keyfidir” temasıyla Çukurova Balkon projesine başladı. Yenilikçi, çevreci ve müşteri odaklı bir yaklaşımla faaliyetlerini sürdüren Çukurova Gayrimenkul, şehircilik anlayışına sahip projelerini insana ve doğaya saygılı konseptlerle geliştiriyor. Keyifli ve kaliteli yaşam alanlarını kârlı yatırım fırsatları ile birleştirmeyi misyon edinen Çukurova Gayrimenkul, bilgi birikimini ve deneyimini estetik, teknoloji, lüks ve konfor ile bütünleyerek bulunduğu bölgeye değer katan modern projeler inşa ediyor. Bu çerçevede bir yandan gayrimenkul sektörünün hızla geliştiği Adana’da projeleri devam eden Çukurova Gayrimenkul, merkez olarak konumlandırdığı İstanbul’un cazip bölgelerinde yeni konut projeleri gerçekleştirmeye devam ediyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.